Son yıllarda eczanelerde, marketlerde, hatta sosyal medyada bile karşımıza çıkan “gıda takviyeleri” artık neredeyse her evde var. D vitamini, omega-3, magnezyum, probiyotikler… Liste uzayıp gidiyor. Peki gerçekten herkesin bu takviyelere ihtiyacı var mı? Yoksa bu sadece bir pazarlama oyunu mu?
Bu yazıda tam da bunu konuşacağız:Gıda takviyesi kullanmak ne zaman gerekli, ne zaman gereksiz ve en önemlisi güvenli mi?
1. Herkesin Eksik Olduğu Bir Şey Var: Modern Yaşamın Gerçeği
İdeal dünyada hepimiz doğal, dengeli ve mevsiminde beslenebilsek, belki takviyelere bu kadar ihtiyaç duymazdık. Ama gerçek şu ki; her gün düzenli sebze-meyve yiyemiyoruz. Yeterince güneşe çıkamıyoruz (özellikle D vitamini için). Paketli gıdalar, stres, uykusuzluk derken vücudumuzda bazı değerler biz bilincinde olmadan eksilebiliyor. Bu yüzdendoğru zamanda doğru gıda takviyedesteği almak çoğu zaman sadece faydalı değilzorunluhale geliyor.
Örnek vermek gerekirse: D vitamini eksikliği, Türkiye’de her 3 kişiden 2’sinde görülmekte. Kemik sağlığından bağışıklığa kadar birçok alanda etkili. Omega-3 eksikliği, unutkanlık, odaklanma sorunları ve kronik iltihap riskini artırabilmekte. Magnezyum, stresli yaşamın en büyük destekçisi ama günümüzde toprakta bile yeterince yok. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda takviye almak zorunda kalıyoruz.
2. “Her Takviye İyidir” Diye Bir Şey Yok!
Burada önemli bir nokta var: Takviye kullanmak = Sağlıklı olmak demek değilYanlış kullanılan ya da güvenilir olmayan içeriğe sahip ürünler, vücudumuza yarardan çok zarar verebilir. İşte bu yüzden: Etiketini okumadığınız, kaynağı belli olmayan, içeriği analiz edilmemişve uzman tarafından önerilmemiştakviyelerden uzak durmalısınız. Özellikle sosyal medyada “şunu kullanarak zayıfladım”, “bunu içerek 2 beden inceldim” gibi cümlelerle pazarlanan ürünler; çoğu zaman bilimsel temelden uzak, gerçeği yansıtmayan hatta kullanımı sağlığımız için risk taşımaktadır.
3. Kimin Gerçekten Takviyeye İhtiyacı Var?
- Şimdi gelelim en önemli soruya: Kimler takviye kullanmalı?Hamile ve emziren anneler(demir, folikasit, omega-3)
- Yoğun çalışan şehir insanı(B grubu vitaminleri, magnezyum)
- Vejetaryen/Veganbireyler(B12, demir, çinko)
- Tiroid, insülin direnci, PCOS gibi kronik durumu olanlar
- Menopoz dönemindeki kadınlar(D vitamini, kalsiyum, omega-3)
- Ama tekrar edelim: Bu takviyelerkişiye özelolmalı ve doktor kontrolünde alınmalı. Yani aynı yaştaki iki kişi bile farklı ihtiyaçlara sahip olabilir.
4. Doğru Takviyeyi Nasıl Seçmeliyiz?
Bir takviyeyi güvenle kullanmak için şu 3 madde çok önemli:
İçerik Temizliği: Katkı maddesi az, şeffaf etiketli, sentetik değil mümkün olduğunca doğal içerik barındıran ürünler tercih edelim.
Uzman Rehberliği: “Komşumdan gördüm” diye ürün almayın. Diyetisyen ya da hekim önerisiyle kullanın. Böylece neye, ne dozda ihtiyacınız olduğunu bilirsiniz ve doğru ürün kullanmış olursunuz.
Yasal Onaylar ve Sertifikalar:Ürünleri kullanmadan önce mutlaka Bakanlık onaylı, tercihen GMP sertifikalı olmasına dikkat edin. Üretici firmanın güvenilirliğini kontrol edin, emin olduktan sonra ürünü kullanın.
5. Takviye Kullanımı Bir Yaşam Tarzı Değil, Akıllı Bir Destektir.
Unutmayın; aldığımız gıda takviyeleri, hayat tarzının yerine geçmez. Sadece sağlıklı beslenmeyi destekler, onu tamamlar. Yani sabahları probiyotik içip gün boyu fast food yemekle bağışıklığımızı güçlendiremeyiz. Ama doğru beslendiğinizde, eksik kalan yerleri tamamlamada çok güçlü bir yardımcı olarak düşünebiliriz.
Sonuç: Kendi Vücudunuzu Tanıyın, Uzmanınıza Danışın
Gıda takviyesi kullanmak, bilinçli yapıldığında oldukça faydalıdır. Ama burada önemli olan şu 3’lü dengeyi kurmak: Doğru kişi + Doğru ürün + Doğru doz.
Beform’da biz, danışanlarımızın sadece kilosunu değil, genel sağlık durumunu ve laboratuvar verilerini değerlendirerek sürece dahil ediyoruz. Çünkü her vücut farklı çalışır, her metabolizma kendine özeldir, her takviye herkese uygun değildir.
Sağlıkla kalın…
